Yaşadığımız büyük deprem felâketi sadece deprem bölgesindeki insanları değil, tüm ülkemizi psikolojik olarak derinden etkiledi. Bu etkiler daha uzun yıllar sürecek gibi görünüyor. Uzmanlar deprem psikolojisinin üç evreye ayrıldığının ve herkesin hissettiği ilk duygunun ‘korku’ olduğunun altını çiziyor.
ŞOK EVRESİ
Şok evresinde ileri derecede duygusal tepkisizlik etkileri görülebilir ve genellikle depremin olduğu birinci ve ikinci günler görülür. Bazı durumlarda daha uzun da sürebilir.
Pasifleşme evresi
Bu süreçte ne yapacağını bilmeyen depremzedeler pasifleşme evresine girer, desteğe ve yönlendirilmeye ihtiyaç duyar.
toparlanma evresi
Korku hissi devam eder ve beraberinde yüksek derecede kaygıyı getirir. Belirsizlik, düzensizlik ve korku iç içe geçtiğinden ani kâbuslar, sesler, ani gelişen korku hissi baş gösterir.
Ne yapılmalı?
- Devlet düzeyinde gelişecek önlemlerle güven ortamı ve asayiş sağlanmalı.
- Çocukların güvenliği sağlanmalı. Mutlaka psikolojik destek verilmeli.
- Afet hâlindeki bir insana uzatılan bir bardak sıcak çay bile dayanışma hissi verir.
- Psikolojik olarak daha güçlü hissedenlerin, depremzedelere maddi manevi yardım etmesi gerekir.
- Depremin etkilerini sarmak uzun zaman alır. Sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik destek hayati önemdedir. Bu nedenle toplumca iş birliği gerekir.