“Zıplayan bir ayakkabın olsaydı ne yapardın? Uçan bir şemsiyen olsaydı nereye gitmek isterdin?” vb. daha pek çok açık uçlu soru çocukların yaratıcılığını güçlendiriyor. Uzmanlar, çocuklara ‘açık uçlu sorular sormanın’ yaratıcılık için çok önemli olduğunu söylüyor.
Çocukların yaratıcılıklarını güçlendirmek için dilimizden hangi sözcükleri ayıklamamız gerekİR?
Ezgi Katı (Psikolojik Danışman): Yaratıcılık çocuğun özgürlük alanıyla ve kendine olan inancıyla doğru orantılıdır. 2 yaş sonrası, çocuğun anneden ayrıldığı, özerkliğini keşfetmeye çalıştığı, fiziksel olarak da bakım vereninden öteye gitmeye çalıştığı dönemdir. Bu dönemde başlayan özerklik desteği ve denemesine fırsat verme yaratıcılığın temel taşlarını inşa eder. Özellikle “Dur sen yapamazsın”, “Bırak onu bir şey olur”, “Girme oraya”, “Gitme beni bekle”, “Elimi tut” vb. cümleler çocuğun sınırlarını fazlasıyla daraltır, üretmeye dair kişisel potansiyelini engeller.
Göksu Telmaç (Uzman Klinik Psikolog): Çocukların yaratıcılıklarını güçlendirmek için onları özgür ve özgün düşünme konusunda cesaretlendirmeliyiz. Dilimize yerleşmiş ve ebeveynlerin kullandıkları “Saçma, ayıp, yasak” gibi kelimeler ya da “Sana ne derler, insanlar ne düşünürler, hiç öyle hayal olur mu” gibi geri bildirimlerden kaçınmak gerekiyor.
Çocukların yaratıcılıklarını artıracak cümlelere neler örnek verilebilir?
Ezgi Katı: Yaratıcılığı artırmak için çocuğu üretime yöneltmek gerekir. Bu fikir üretimi de olabilir, bir ürün üretimi de…
- Televizyonun içine girebilsen neleri değiştirirdin? Farkındalık sağlayan sorulardandır. Çocuğun memnun olduğu ve olmadığı noktaları fark etmesini ayrım yapabilmesini, değiştirme potansiyelinin olduğu hissini yaratır.
- Denizde yürüyebilseydin nasıl olurdu? Zaman zaman sınırların dışına çıkabilmenin ürkütücü olmadığını ve cesaretle birlikte olaylara farklı bakmayı destekler.
- Bitkilerle konuşabilseydin sana ne anlatırlardı? Doğa bilinci empatik düşünce ile paralel gelişir. Kendi dışındaki canlıları önemsemeyen, ihtiyaçlarını anlamaya çalışmayan hiçbir canlıda yaratıcılık gelişmez.
- Okulun adını sen koysaydın ne olmasını isterdin? Böylece okulunun onun için ne anlam ifade ettiğini öğrenebiliriz.
- Senden sonraki nesillere bir deyim veya atasözü bıraksaydın bu ne olurdu? Böylece yaşadığı dönemi nasıl algıladığını anlayabiliriz.
Göksu Telmaç: Çocuklarla konuşurken seçtiğimiz sözcükler onların yaratıcılığını artırmak için çok önemlidir. Kısıtlayıcı sözcüklerden uzak durmalı, yeni ufuklar açan sorular sormalıyız.
- Şu anda dünyanın en şanslı insanı sence kimdir ve ne yapıyordur? Bu soruda çocuk hayallerini sınırların ötesine taşır ve kendine yönelik de pek çok içerik verir.
- İnsanlığa yararlı bir şey icat etmek istesen ne tasarlardın? Çocuklarımızın doğa ve bilime yönelik farkındalığını da arttırabilecek pek çok düşünce harekete geçirebilir.
- Mutlu bir çocuğu olsun isteyen bir anne baba düşün. Sence çocuklarını nasıl daha mutlu ederler? Çocuğun ebeveyninden beklentileri ve hissettiği mutluluk-mutsuzluk öğeleri yanında duygusal zekâsı da harekete geçmiş olacaktır.
- Kitaplar olmasaydı ne olurdu? Çocuklar kitapları, kuralları, okul gibi kavramları sıkıcı bulabiliyorlar. Oysa onlarla yararları ve gereklilikleri konuşuldukça direnç yerine yakınlık geliştireceklerdir.
Yaratıcı çocuklarda gözlenen davranışlar neler?
Göksu Telmaç: Yaratıcılık sadece hayal kurmak ya da konuşmak, anlatmak değildir. Yaratıcı zihinler detayları, içerikleri, olasılıkları da çok iyi ele alırlar. Böylece hem güçlü bir farkındalık hem de icat becerileri de gelişir. Yaratıcı yönü güçlü çocuklar sıklıkla çok düşünür, sorar ve konuşurlar. Küçük bir şişeyi atmak yerine ondan bir şey tasarlayabilir ya da durmadan sorular sorarak detayları kavramaya çalışabilirler. Soyut kavramlara ve sosyal olaylara ilgileri fazladır. Tasarım, sanata ya da teknolojiye güçlü eğilimler gösterebilirler. Anne babalar çocuklarına sağlıklı ortam ve uyaran sunduklarında çocuklar çok daha yaratıcı olacaktır. Teknolojinin sağlıklı kullanımına dikkat ederek, hayal gücünü harekete geçirecek ortam ve uyaranlar sunmak da yine anne babaya düşen bir görevdir. Bir diğer yaratıcılık geliştirme fırsatı ise ‘sıkılmak’tır. Çocuklar sıkıldıklarında onlara anında seçenek ve uyaran sunmak yerine bu sıkılmayı yönetmesini sağlamalıyız. Bu anlar, çocuğun planlama ve yaratıcılık becerisini geliştirmede cevher değerindedir.
Ezgi Katı: Yaratıcı düşüncenin ihtiyaçtan oluştuğunu kabul edersek bu çocuklar hem kendi hem de çevresinin ihtiyaçlarını fark edebilen, empatik düşünebilen çocuklar olurlar ki bu da sosyal ilişkilerini daha güçlü kılar. Yaratıcı düşünce katılığı ve sabitliği yıkar, travmatik olay karşısında duygusal olarak daha esnek kalmasını ve yıkılmamasını sağlar. Yaratıcılık ihtiyaçtan doğar. Çocuğun her ihtiyacının hemen ilk anda karşılanmaması gerekir. Büyüdükçe o ihtiyaçla ne yapacağına kendi karar vermesi için alan açmak ve destek olmaksa yetişkinlerin işidir. Kendine güvenmeyen çocuk ne yaratım sürecine başlar ne de denemeye hevesi olur. Eksikliklerine rağmen çocuğun kendi uğraşı motive edilmeli, öz inancı arttırılmalıdır. Çocuk uzun bir süre kendisini anne babasının gözünden görür. Bakım verenlerinin inanmadığı bir çocuk kendine olan inancını ya bulamaz ya çok sonra bulur.