Annelik bir meslek değildir

Sosyal medya anneliği uzun yıllardır hem ülkemizde hem de dünyada sık sık tartışılıyor. Uzmanlar “Sırf daha fazla beğeni ve yorum almak için çocukların en mahrem anlarının bile sosyal medyada paylaşılması çocuk istismarı ve ihmalidir” diyor.

Çocukların sosyal medyada reklam amacıyla fotoğraf veya videolarının paylaşılması nelere sebep olur?

Dr. Serap Duygulu (Psikolog): Kişilerin sosyal medyadaki kimlik tanımı bize önemli ipuçları veriyor. ‘Mommy blogger (Anne bloger)’, ‘mom blogs (Anne blogları)’ gibi sosyal medya hesabında kullanılan annelik kimliği, kişilerin annelik deneyimlerini belgelemek amacıyla yazılmış çevrimiçi günlükler olarak tanımlanıyor. Anne veya baba bloggerların çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada sıklıkla paylaştıkları, bu görüntülerin çoğunda çocukların ‘reklam aracı’ olarak kullanıldığını görüyoruz. Nitekim ‘blogger anneler’ ya da ‘Instagram anneleri’ adıyla paylaşım yapan pek çok annenin çocuklarını birer moda ikonu veya model haline getirdiklerini de söylemek mümkün. Sosyal medya hesaplarından, çocuklarının doğumundan itibaren her anını internet ortamına aktaran, yüzlerce fotoğraf ve videoyu herkese açık olarak binlerce takipçisiyle korkmadan paylaşan anne veya babaların bu tür paylaşımları, konunun sosyolojik, psikolojik ve hukuki boyutlarını gündeme getirmektedir.

Lerzenur Asan Elik (Avukat): Özellikle son yıllarda sosyal medya kullanıcıları fark edilme ve beğenilme arzusuyla hareket ederek çocuklarına ait kişisel bilgileri ve hatta en özel anları bile sosyal medyada sergiliyorlar. Ancak bu mecralar henüz kendisini ifade edemeyen, doğruyu yanlıştan ayırt edebilme yeteneğine sahip olmayan çocuklar için büyük risk taşıyor. Çocukların kişisel haklarını korumak anne babanın göreviyken bazen ne yazık ki tam aksine bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sosyal medya aracılığıyla bu hakları ihlâl edenler de yine anne-babalar olmaktadır. Bu içeriklerin, dijital ortamdan silinseler bile geride ayak izi bıraktığını unutmadan şunu söylemeliyiz ki, bu durum kişilik hakkı, mahremiyet ihlâli, sanal istismar ve siber zorbalık gibi birçok istismara yol açıyor.

Ancak ‘Influencer’lık şu an bir meslek olarak kabul ediliyor ve birçok ebeveyn, bu tür paylaşımlarla çocuğunun geleceğini garanti altına aldığını belirtiyor. Peki, bu durumda ne yapmak gerekiyor?

Dr. Serap Duygulu: Annelerin, blog sayfalarında veya sosyal medyada kendilerini ‘annelik’ ve ‘çocuk’ kavramları üzerinden tanımladıklarını görüyoruz. ‘Prensesin annesi’, ‘hem anne hem baba’, ‘ikiz annesi’, ‘şehzadenin annesi’, ‘akademik anne’, ‘gezen anne’, ‘becerikli anne’, ‘araştırmacı anne’ tanımları bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Dolayısıyla blogger annelerin annelik kavramını, toplumda kendilerini var edebildikleri bir kimlik olarak gördüklerini söylemek mümkündür. Buradan yola çıkarak anneliğin, kişisel tatmin elde etme, başarılı olma ya da takdir edilme olarak algılandığı anlaşılmaktadır. Çocuğun geleceğini çocuk üzerinden garanti altına alma fikri de bir tür çocuk ihmalidir. Zira anne babanın, çocuğu dünyaya getirme sorumluluğu, onun tüm ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.

Lerzenur Asan Elik: Bu işin hukuki boyutları var. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesini de ihlâl eden bir durum olarak sosyal medya paylaşımları çocuğun zararına dönüşebiliyor. Paylaşılan içerikler kolaylıkla kopyalanabiliyor. Sanal istismar ve ihtimal de düşünülürse özellikle havuzda, plajda ya da banyoda çocuğun çıplak ya da kısmen giyinmiş halde olduğu fotoğrafların paylaşılması, tehlikeli sitelerde yayımlanma riskini de beraberinde getirmektedir. Yine paylaşımlarda çocuğun bulunduğu konumun etiketlenmesi, çocuğun gittiği okul hakkında bilgilerin paylaşılması çocuğun kaçırılma ya da istismar edilme riskini doğurmaktadır. Yine özellikle, sosyal medyada çocuğun ad ve soyadı, doğum tarihi vb. bilgilerinin paylaşılması da çocukların kimliklerinin çalınma riskini taşımaktadır. Ayrıca çocuğun ticari amaçla kullanılması da onu bir ‘meta’ya dönüştürmektedir.

Peki, ne yapmak gerekir?

Dr. Serap Duygulu: Önemli olan neyi nasıl yaptığımızdır. Nasıl ki, “Benim çocuğum istediğimi yaparım” tavrı yanlış bir tavırsa, “Sen benim çocuğumu paylaşmama karışamazsın” tavrı da yanlış bir tavırdır. Her çocuk ayrı bir bireydir ve toplumun bir parçasını oluşturur. Dolayısıyla çocuğun üstün yararı dijital ortamda da gözetilmelidir. Çocuğu gelecekte küçük düşürebilecek hiçbir paylaşım yapılmamalıdır. Ayrıca bazı Avrupa ülkelerinin de başkaları tarafından istismar edilebilecek şekilde çocuk fotoğrafı yayımlamakla ilgili kısıtlamalar getirdiğini unutmamak gerekir.

Lerzenur Asan Elik: Çocuğun özel hayatına dair bilgi ve verilerin, günlük yaşamlarının sosyal medyada kamuya açık olarak paylaşılması çocuk hakkı ihlâlidir. Sosyal medyada rıza dışı fotoğraf, video gibi paylaşımları bulunan çocukların büyüdüklerinde kişisel haklarını korumak amacıyla ebeveynine karşı hukuki süreç başlatabilecekleri de unutulmamalıdır.

 

İlişkili Yazılar

spot_img

SON YAZILAR